Yalancı Cemre
- Mesut Çiçekliyurt
- 16 Nis 2022
- 2 dakikada okunur
Ağustos 97'nin üçüncü Salı gününün sabah 9 suları...
Öylesine güzel ve anlatılası bir Ağustos sabahıydı ki, ama betimlemeyi çok iyi bilmiyorum... Henüz 8 yaşında bacak kadar çocukken adam gibi görünmek için çok yüksek sesle konuşurdum. Asıl sebepse korkularımdı desem pekte yalan olacak gibi görünmüyor. O yaşlarda adam olacak çocuk, pek çok sebepten ötürü çok rahat bir şekilde korkabilir, tırsabilir ve hatta daha bi' sürü şey...

Koştur koştur çıkmıştım ev
den, yüzümü bile yıkamadan. Uzun saçlı, bi' çocuğa göre devasa görünen, ki bu yaklaşık olarak 1.70 metrenin üstüne tekamül ediyordu, kapkara bir adam olan Volkan Büfe'nin sahibi Volkan abi'ye gidiyordum Şener Şen gibi koşarak. Beni görünce çaktırmadan elini arkasındaki tezgaha götürüp sapsarı altın çikolatalardan hazırlamıştı bile. "Gözcü Gazetesi ve 2 ekmekte koyuyorum poşete aslan parçası. Asabi ekini de unutmadım içinde. Babanlara çok selam söyle. ha bi de çaktırma sakın; içinde altınlar, girmeden cebine koy da beni Ünal ağabeyle papaz etme" dedi ve uğurladı beni. Akşamları eve gelirken babam aksatmadan parayı bırakırdı Volkan abi'ye. Anneme görünmeden bi' köşede altın çikolatalarımı yedim ve yavaş yavaş merdivenleri çıkmaya başladım. Asansör yok tabi o zamanlar. Pe he he hey... 6 katlı apartmanın 4. katındayız. En az 3 dakika çıkması. Neyse çocuğum ben daha abi n'olacak o kadar merdivenden be...
Kahvaltıyı yaptık biz valideyle. Bi' yandan da TV izliyoruz. İmar Bankası reklamları dönüyor televizyonda. Tam 12 yıldır yüksek faiz bizde, istikrar bizde. Kocaman bi' beyaz at koşuyor hunharca... "Aaa bak bak Erbakan konuşuyor yine" diyor annem bi' yandan kanalları zaplerken. Karaoğlan ile atışmalarını gösteriyor haberlerde. Neyse ki banka reklamı çabuk geçti. Hep para hep para. Muhasebecim de yok o yaşta tabi. Çok sıkıcı televizyon programları. Derken birden bire 'ding dong dinggggg donggggg' diye öten yeni moda zilimiz çalıyor. O kadar havalı çalıyor ki bilerek açmıyorum kapıyı bi' daha çalsın da karşımızdaki Murat abi de duysun nasiplensin müzikten. Fiyakamız olsun, yeni taktırdı ev sahibimiz.
"Kimmiş oğlum gelen?
"
"Yanlış bastılar herhalde anne. Kimse yok. Belki de Beyza basıp kaçmıştır, geçen gün ben de onların apartmandaki tüm zillere basıp kaçmıştım."
Üzülmüştüm kapıda kimseyi göremeyince. Tam kapıyı kapattığım sırada ılık ılık tekrar çaldı yeni moda zilimiz. Bu sefer annem kalktı geldi kapıya bakmaya. Ben de balkona koştum hemen.
- Meeeeesuuuuuuuuuuuuuuuuttt! Meesuuuutt!
diye haykırıyordu Özge. Pardon, üstünü başını yırtıyordu duyurmak için.
- Efeeeenndiiiimmmm?
- Hadi gel aşşaaaaa. Emre de gelecek birazdan beraber yeni yerler keşfedicez.
diyince birden heyecanlandım. Sonuçta küçük veletleriz ve google earth'ümüz çok küçük o sıralar. Yeni yerleri keşfetmek eşittir mahalledeki yeni ağaçları ve yeni oyun alanlarını keşfetmektir. Hemen annemin yanına koştum izin için. Terlemezsem ve akşam ezanı okunmadan eve gelirsem çıkabileceğimi söyledi ve ekledi: "Sakın üstünü kirletme, Özge'yle de kavga etme; vallahi gebertirim seni!!! Hadi güle güle". İzni kaptığım gibi resmen ışınlandım aşağıya. 3 dakikada çıkılan merdivenleri 1 dakika bile sürmeden indim ikişer üçer. Halil Amca gördü, 2. kat komşumuz. Hem de hemşehrimiz, O da Sivaslı.
- Yavaş len düşecen. Dikkat et oğlummmm!
- Merak etme Halil Amca. Acelem var iyi günleeeeerrr.
Comments